DÖRT RENK, DÖRT ATLI
A.CELAL BİNZET
Doğrusunu söylemek gerekirse burada anlatılacak konu kişisel olarak gündemimde değildi. Bir gazete yazısı ile onun hemen ertesinde kimi bilim insanlarının televizyonlarda dillendirdiği sözcükler bu konuyu güncel kıldı.
Neydi o kavram?
Ergin Yıldızoğlu “Küresel açlık krizi kapıda” başlıklı yazısında Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Gıda Programı’nın (WFP) Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne verdikleri raporda küresel gıda güvenliğinin Covid-19 salgınıyla daha da kötüleşeceği konusundaki sonuçları yorumlamış. (Cumhuriyet 27 Nisan 2020) Bir yerde söz konusu salgın nedeniyle “kutsal kitaplardakileri anımsatacak” küresel açlık krizinin kapımızda olduğu yargısı dikkat çekiyor.
Tam da bu yazının ertesi günü televizyonlardaki salgın üzerine bitmez tükenmez konuşmaların birinde bir bilim insanı, sözlerinin arasında “Mahşerin dört atlısı”na göndermede bulundu.
Değini konusu Kutsal kitaplardaki dört atlı kavramının gerisinde dinsel bir içerik olduğu gerçeğini bir yana koyalım. Ancak aynı konunun değişik tarihsel dönemlerde sanatçılar için verimli bir alan olduğu gerçeğini görmezden gelemeyiz. Özellikle görsel sanatlar bakımından ilginç olmasının gerisinde yatan ana etken kutsal kitap yazarlarının dört atlıyı dört renk üzerinden simgeleştirmeleridir.
Bakar mısınız, toplumlarda görülen kötücül olayları betimlemek dört renk üzerinden yapılmışsa o noktada sanatçıya da bunun görsele dönüştürmekten başka bir iş kalmamış demektir.
Kısacası, simgeler üzerinden yürüyerek büyük bir toplumsal olayın izleri sürülüyor. Anlatıldığına göre Yeni Ahit’teki Vahiy’de “Mahşerin dört atlısı” kıyamet belirtisi olarak gösterilmekte.
Kuşkusuz her dinin kendince bir dünya sonu tasarımı bulunmakta. Ama tümündeki ortak kanı, ölüm sonrasında verilecek ceza ve ödül üzerine odaklanmasıdır. Böylelikle insanları davranış konusunda disipline etmek hedeflendiği açık. O bakış açısı din uzmanlarının alanı içinde. Kuşkusuz, konuyla ilintili en önemli yapıtı anmadan geçmek doğru olmayacak. Dante’nin 14. Yüzyılın ilk yarısında kaleme aldığı 14.233 dizelik “Tanrısal Komedya”sı, “Cehennem”, “Araf” ve “Cennet” bölümlerinin betimlendiği 14.233 dizelik en uzun soluklu yapıt dünya yazınının temel taşlarından birisi sayılır.
Burada dillendirilmeye çalışılan yorum resim sanatına zengin bir malzeme sağlaması yönünden gündemimize alındı. Sırayı renkler ve onlar üzerinde simgeleşen kavramlara bırakalım:
Beyaz atlı; başında taç, elinde ok ve yay bulunan bir binicidir. Tanrı’nın dünyasını, yaşamı ve umudu betimler. İnsanın her koşulda umudunu koruması gerekliliğini vurgular.
Kırmızı atlı, taşıdığı büyük kılıcıyla savaş ve iktidar kavramlarını barındırır üzerinde.
Siyah atlı, elinde teraziyle dünyayı dolaşan bir gezgindir. Terazisiyle gezdiği yerlerde kıtlığı ölçer. Bilir ki savaşlarla birlikte kıtlık da ortaya çıkar.
Soluk atlı, adından da anlaşılacağı gibi solgun ve kansız bir at üzerindedir. Veba ve dolayısıyla ölümle bütünleşmiştir. Çünkü kitabın yazıldığı dönemde en büyük salgın vebadan başkası değil. İnsanları kitleler halinde yok eden tehlikeli bir kavram. Elinde taşıdığı orakla bütünleşen bir görüntüye sahip. Dört atlı dünyayı birlikte dolaşarak her yere taşıdıkları nitelikleri götürüyorlar.
Burada değinilen kavramların insanlığın temel sorunları olduğu konusuna kuşku yok. Din kitabında ele alınması gerçekliği vurgulaması bağlamında anlamlı. Ama bir başka anlamlılık sorunun güncelliğinde yatıyor. Günümüzde veba değil ama bir başka salgının küresel saldırısı karşısında yaşananlar ve yaşanacaklar konusu her alanda bilim insanlarının gündeminde baş sırada yer almakta. İlginç olanı baştan da vurgulandığı gibi böylesi büyük bir salgın ortamında geçmişin dinsel kitabında kalmış kimi kavramların anımsanması. Geçmişle güncel arasında kurulan köprü kültürel ayrımları ortadan kaldırarak onları bir noktada buluşturmakta. Çünkü ölüm gerçekliğinin yaşamdan uzaklaştırdığı insanların üretim dışına düşmesiyle birlikte her dönemde görülen kıtlık açlığa uzanan endişeleri beraberinde sürüklüyor.
Sanatçının, insanlığın bu evrensel kaygılarından uzakta kalması düşünülemezdi. Hele de bu kötücül kavramlar dört renk üzerinden vurgulanmaya çalışılmışsa daha bir önem kazanıyor olayın kendisi. Birbirinden ayrı kültüre sahip toplumlarda görülen aynı ad altındaki resimler bu açıdan sanatın evrenselliğini vurgulaması bakımından oldukça anlamlı.
(Tablo: Mahşerin Dört Atlısı, VIKTOR VASNETSOV-1887- “Ölüm, Kıtlık, Savaş, Yaşam Umudu”)
telgrafhanesanat.org
Yorum Kapalı.