Soneklemede Biçimsel Çoğulluk:
Ayrı Biçimli Eklerle Eş-İşlevleme
Ömer Demircan
En az çaba ilkesine dayanan “ses-uyumu” işlemleri ile köklerdeki 30 sesbirimsel ayrım eklerde 16’ya iner. Tek heceli kök ile tetiklenen ayrımlar kök ile ilgili olmayıp, kök seçimi ardından soneklemeye aktarılır. “Ses uyumu” bütünüyle soneklemeye bağlı bir işlemdir. O nedenle ünlülerde “ince-kalın” e/a, i/ı/ü/u, “düz-yuvarlak” e/ö, a/o, i/ü, ı/u ayrımları düzlenir; patlamalı ünsüzlerde “ötümlü-ötümsüz” ayrımı ortadan kalkar. Ses azalması olmaz, yalnızca anlam-ayırıcılık sayısı azalır, anlam ayırıcılığı düzlenen sesler anlam ayırıcı sesbirimin /-A/ (a,e), /-I/ (ı, i, u, ü) uyumsal bir üyesi olurlar. Kullanım bağlamları değişir: sev-diklerimizin, gör-düğümüzün.
Uyumsal değişimler büyük harf ile yazılır: e/a değil, ya E, ya da A. Örneğin ekler tek biçimde: çoğul eki “-lÁr”, görülen geçmiş zaman eki “-DÌ” olarak yazılmalıdır. Ek biçimlemede kullanılan sesbirimler şunlardır.[1] 3. ünlü sesbirim: /Ü, A, I/; 13 ünsüz sesbirim : /B, D, G, C, p, t, v, z, ş, r, l, m, n/ bulunur. Onlaradan ek başında 6’sı: /D, G, C, s, (r), l, m/; ek sonunda 11’i: /G, C, p, t, v, z, ş, r, l, m, n/; 5’i de: /y, s, n, ş, r/ “koruma ünsüzü” olarak kullanılır. Bu sesbirimsel kısıtlılığın tersine, Türkçe bir köke 15’in üzerinde sonekleme uygulanabilir: Ekli ya da bir yokek (ø) ile geçilen ayrımlarla her özne ayrı ayrı izlenir.
Türkçede, adıllar ve birkaç ilgeç dışında, sözdizimsel işlevlerin hepsi eklere yüklenmiştir.[2] Bugün, vurgulu olarak 65 dolayında sesel, ayrı ek-biçimi vardır (1).
(1) Vurgulu, yalın-ek biçimleri[3]:
Bir yandan o biçimler kullanılarak, öte yandan onlara ayrıca karşıtsal işlemler uygulanarak ek sayısı 150’nin üzerine çıkarılmıştır.[4] Sesbirimsel ayrımlar dışında yalın ek biçimlerinden (1) yeni sonekler yaratma işlemleri, yani sonek biçimlerine uygulanan karşıtsal işlemler şunlardır: 1) Taban-türü ayrımı ile bir biçimden birkaç ek, toplam 40’ın üzerinde; 2) vurgulu/vurgusuz ek ayrımı ile bir biçimden iki ek, toplam 50’nin üzerinde. 3) Koruyucu ünsüz kullanarak –ZÜ ve –ZÜZ biçimlerine ek olarak üç –(y)Ü, -(Ü)Z, -(y)ÜZ genel ek biçimi, toplam 30’un üzerinde. 4) yalın-ek, ikilemeli ek ile bir ekten iki ek, toplam 10’un üzerinde. 5)yalın-ek, bileşik-ek ayrımı ile iki ekten üç ek, toplam 10’un üzerinde. Ayrıca tek işleve çok ek için (3)e bakılabilir.
Ancak, sesbirimsel azlık nedeniyle, gene de Türkçe sonekleme işlemlerinde oluşabilecek tekdüzeliğin önüne geçmek için Türkçede iki işlem daha kullanılmıştır. 7. Birincisi, bir işlev için sesel özelliklere göre seçilen, eş-işlevli birden çok ekin kullanılması. 8. İkincisi ise, bir ekin uyum-dışı sesel bağlama göre ayrı ayrı sesel biçime girmesi. Gerçekte ek sayısı:
(2)
iii) düşüme karşı koruma-sesi kullanma: /-Ì/ (tak-ı), nesnel /-Ì/ (tak-ı-y-ı),
ile Türkçe tek heceli yalın-ek sayısı150’yi aşar.
vii) bir tabana çok sayıda sonekleme uygulaması (aşağıdaki örnekte izlenen dört ayrı özne
bulunmaktadır): Yer-li-le(–Ø-Øyapan özne ) -ş(–Ø-Øetkilenen özne)–tir(–Ø-Øettiren özne )–il-e-me(-Øyeterlik)
–(Øgereklik)-di-k-ler-Ø-i-m-iz–den-dir-(ler-Øetkilenen özne).
Eş-işlevle birden çok ek kullanma
Eklerde sesbirimler yarıya indiği için, Türkçede, birçok işleve, sesel dağılımı ezgisel kılmak amacıyla, uyum-dışı birden çok ek, ya da ses koşulur. “-Ìr, -DÌr, -(Ì)t” eklerinin bir tek ek biçimi ile yazılması olanaksızdır. Ezgisel ses dağılımını tekdüzelikten kurtarmak için, kimi ekler ile sesler, ayrıca, kimi işlevlere“seçimli” olarak koşulur (3).
(3)
Ayrı ayrı sesel biçimli tek-ek
Bilgisiz, ilgisiz bir tartışma
Gazetelerde ikide bir: “Arttır– eylemi bir /t/ ile mi, yoksa iki /tt/ ile mi yazılır?” konulu yapay, yanlış açıklamalar içeren yazılar basılıyor. İncelemeden edemedim. Bir de baktım “etkilenen-özneli-eylem-kökleri”ne “yapan-özne”, “-Ìr, -DÌr, -(Ì)t” ekleri arasından, sözcük içindeki sesel dağılıma en uygun olan ek ile katılıyor(4). Bu üç ekin yalnızca ilk soneklemede işlevleri ile anlamları özdeş: tek işleve üç ek. “Nerede bu bolluk!” demeden (2) içinde verilen ek-biçimleme işlemlerine bir daha bakın. Ek seçiminde birinci ölçü kökün etkilenen-özneli olması (4), ikincisi ise, soneklemeye bağlı vurgulamada en uygun sesel biçimi oluşturması koşuludur.
Türkçede çok sayıda etkilenen-özneli eylem kökü bulunduğundan, doğru soru: “art-” eylem köküne yapan-özne hangi ekle katılır, neden? Ancak, yazı yazan Türk Dili bölümü başkanları arasında bile bu soruyu soran henüz çıkmadı! Sesel biçime göre, “etkilenen özneli eylem kökü”ne gerektiğinde “yapan-özne” katan ek seçimi şöyledir.
(4)
“-Ìr, -TÌr, -(Ì)t” eklerinin seçimi*.[5]
i.“-(Ì)r” eki alanlar: ay-, bit- yat-, yet-, yit-, doğ-, doy-, duy-, geç-, piş-, düş-, şaş-, şiş-,taş-, uç-, … .
iii.“-TÌr”eki alanlar: art-tır, bay-, bez-, bık-, cay-, coş-, çök-, çön-, dal-, din-, dol-, don-, dön-, dur-,
er-, gül-, kan-, kız-, küs-, ol-, on-, öl-,pıs-, san-, sev-, sığ-, sın-, sız-, sin-, sön-, sus-, sün-, tüt-, uy-,
var-, yan-, yıl-, yun-,… .
“Art-“ eylem köküne neden “-ır” değil de “tır” eklenmesinin nedeni şudur: /art-ır/ yazımı söyleyişte /ar–tìr/ biçimine girer. Vurgu sonda olduğu için /-tır/ hecesinden önce ses-yolu kapatılarak soluk baskısının artması gerekir. Oysa, /ar-/ sesletiminde ses yolu açık kalır, /r/ sesi de ötümsüzleşir. O belirsizlikler ancak /-tır/ eki seçilerek (art-tır) giderilebilir. Ölçünlü sesletim böyledir; bireysel ağızda kişi isterse */ar-tır/ deyebilir.
Cumhuriyet öncesinde bin yıl süreyle yazılı eğitim verilmeyen analarımız, annelerimiz Türkçeyi sözlü olarak öylesine inceliklerle örmüşlerdir. Dedemizden babamızdan kalan ise konuşulamayıp bir türlü ne ölçünlü yazılan ne de kimsenin doğru okuyabildiği ‘Osmanlıca’dır. O yüzden, Türk Dili ve Edebiyatı bölümleri olarak kurulduğu sanılan yerli Türkoloji bölümleri, ister ayrımına varılmış isterse varılmamış olsun, gerçekte, Batılı Orientalist-Türkloglarca, kendi çıkarları gereği, birer “Arşiv Okuma Bölümleri” olarak kurulmuştur. Türkçeyi doğru anlamak, incelemek, öğretmek için, önce bu gerçeği görmek gerekir!
[1] Sesel değişim kuralları, Z: ünsüz, Ü: ünlü, A: geniş ünlü, I: dar ünlü, soneklerde ötümlü patlamalı biçimsel sesbirimlerin ötümlü sesle (*P= b/p, *T = d/t,*K = g/k, *Ç = c/ç) ile değil, (B, D, G, C) ile gösterilmesini gerektiriyor.
[2] Arap harflerinin kullanıldığı Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ikileme işlemleri 1920’ye kadar anlatım-dışı bırakıldığı için, yeni sözcük yapımının en az yarısı sonekleme ile gerçekleşir. Sonekleme, ikileme, tamlama ile üretilen düzanlamlı birimlere: düşüm, kısaltma, anlam ve işlev aktarımı, bağlam değişikliği ile yan-anlamlı/ “sözlüksel” birimler oluşur. Bileşik sözcükler sonekleme işlemleriyle türetilmez.
[3] Küçük harfler sesbirimleri, büyük harfler biçimsel sesbirimleri, (`) vurguyu, ( ) içindeki ögenin seçimli olduğunu, Z: ünsüzü, Ü: ünlüyü, y: geçiş/sönüş ünsüzünü gösterir.
[4]Çevirisel olarak belirlenen 150 dolayında uydurma “*kalıp” ekin ayrı ek sayılması yanlıştır. Türkçeden bakarak Türkçe yorumlanırsa, o dizilerin hemen hepsinin düz-anlamlı sonek ardardalıkları olduğu görülür.
[5]iv. Doğrudan ettirgen ek almayan eylem kökleri: *gir-, *tın-, *üş-, *yir-, *yor-, // çık-ar, *gel>getir-, *kalk> kaldır-, *gör->göster-, …
telgrafhanesanat.org
Yorum Kapalı.