Kitaplar tarih boyunca birçok yüzeye yazıldı. Akadca, Sümerce tablet, çivi yazılarından başlayarak, papirüsten yapılan maddelere, derilere… Yüzyıllardır kağıda önce elle yazıldı, ardından basımevinin kurulmasıyla hızlı bir biçimde, yine kağıda basıldı kitaplar.
Günümüzde Umberto Eco’nun bile üzerine düşündüğü bir konudur; elektronik kitaplar, kağıda basılı kitapların yerini alabilir mi? Eco, epey çözümlemeden sonra alamayacağı sonucuna varır.
Yeryüzünde birçok insan tipi var ise de bir kesim var ki onlar için yaşamak çabasında başlıca iki gereksinim yakıcıdır ve yeterlidir; adeta bunlarla bir adada bile yaşayabilirler: Kitap, müzik! Yazmak için bir de defter kalem olursa değme gitsin…
özellikle de sözkonusu insanlar için elektronik kitabın yapılması, yaygınlaştırılma çabası çok anlam taşımadığı gibi zaman zaman da tedirginlik yaratır. Kitaba basılı durumuyla dokunmak isterler. Giderek çocukluk çağlarından belleklerinde, beyinlerindeki nöronlarda adeta esrikleştiren kitap, dergi kokusu vardır. Yetişkindirler, çok seyrekleşmiştir anımsamaları ama yine de öyle bir saniye yaşanır ki o mutlu çağa dokunurlar…
Yalnızca bu da değil. Basılı kitabı güç, enerji gerektirmeden, taşıyamayacakları, yanlarında götüremeyecekleri yer yoktur. Bu kesindir; ister dağ başı, ister deniz kıyısı, kutuplar, bozkırlar… Bu durum Eco’yu haklı çıkarıyor, basılı kitap gündemden tümüyle çıkmayacak…
Bu gerçeğe karşın elektronik kitabın, bilgisunar ortamının ve bu ortamla ilişkili dergiciliğin günümüz bilgi toplumu bağlamında çok ama pek çok elverişli koşul, olanak sunduğu da açık bir gerçektir. Nedir bu olanaklar? Öngörebilirsiniz.
Basılı kitap, her tür yayın, baskı sayısı tükendiğinde, yeniden yayımlanıncaya değin kolay kolay bulunamaz. Ellerinde bulunan kişilerin ve kamu-özel kitaplıklarının raflarında, depolarında hapsolur. Oysa bilgisunar yayıncılığında, dergi başta olmak üzere, yine her tür yayına, buraya dikkat edelim lütfen, dünyanın her yerinden ulaşabilmek eşsiz bir olanaktır. Buna devrim demek kesinlikle abartı değildir.
Bu gelişmeyi basımevinin (matbaa) yapılmasıyla koşut önemde saymalıdır. Bilgi daha kolay ulaşılır durumdadır. Bilginin kirliliği de birey geliştikçe önemini yitirecek bir engeldir. Birikimli okur, neyin kirli olduğunu hemen ilk bakışta anlar duruma ulaşır.
Dememiz o ki dergicilikte de gelecek, hem de parlak bir gelecek bilgisunardadır, bilgisayardadır.
Her yayının başat amacı okunmak değil midir? Bilgisunar ortamında binlerce, milyonlarca okura ulaşmaktan daha mutluluk verici ne olabilir?
Dolayısıyla her yaştan okurun, önyargılarını kırmasında, bilgisunar ortamının özelliklerini, gereklerini öğrenmesinde, sunduğu olanaklara erişmeye çabalamasında büyük yarar vardır.
telgrafhanesanat
Yorum Kapalı.