Öykü
A. TARIK EMRE
YOK YERE YATANLAR
“Fikri Bey, niçin buradasınız?”
“Ne diyeceğimi tam olarak bilemiyorum. Beni yargılayanlara göre suçluymuşum anlaşılan”.
“Olanları en başından anlatmanızı istesem…”
“Hava kararmak üzereydi. Evde yalnızdım. Oturmuş televizyon izliyordum. Meğer o sırada yatak odasına su borusundan tırmanan bir hırsız girivermiş. Hiçbir şeycikler duymadım. Oysa kulaklarımın radar gibi olmasıyla övünürdüm”.
“Bizi iyice meraklandırdınız… Devam edin, lütfen”.
“Televizyon sarmadı, kapadım. O sessizlikte, hanımın ıvır zıvırını koyduğu çekmeceli dolabın açıldığını duyar gibi olunca da, usulca yatak odasına doğru yürüyeyim dedim. Ne olur ne olmaz düşüncesiyle de ayakkabılığın üstündeki pirinçten yapılma uzun çekeceği kaptığım gibi daldım odaya. Bir de ne göreyim! Adamın biri açmış çekmeceyi, ne var ne yok diye bakınıyor”.
“Yapmayın! Sonra ne oldu?”
“Can havliyle vurdum adama; ama pek isabet ettiremedim. Herif içeri girdiği balkon kapısından kaçmaya kalkıştı. İşte tam o anda çekeceği sırtına indirdim. Bir yandan da, var gücümle bağırmaya başladım”.
“İnanılır gibi değil”.
“Hırsız parmaklıktan aşağı tam sarkacaktı, son darbeyi indirdim. Bizim arka bahçedeki yediveren gülünün üstüne düştüğünü gördüm. Zemin kattaki komşu gürültüye çıktı, bunu bir güzel kıskıvrak yakaladı. Neyse, lafı fazla uzatmayayım. Polisler geldi. İfade için gittik karakola”.
“Adam hiçbir şey alamamıştı sizin evden, öyle değil mi?”
“Bir şey çalmadı ama yine de zararı oldu”.
“Nasıl yani?”
“Balkon kapısının ayarını bozmuş, doğramayı zedelemiş. Marangoz Yahya’ya tamı tamına iki yüz lira saydım tamirat için”.
“Buraya kadar tamam da… Sizin ne diye burada olduğunuzu hâlâ bilmiyoruz”.
“Geçti aradan bir hafta falan. Bayram tatilinde annesine giden eşimle, kızım döndüler. Olanları duyunca verilmiş sadakamın olduğunu söylediler. Biz konuşurken kapı çaldı. Gittim, açtım”.
“Gelen kimdi?”
“Karakoldan bir memur. Komiser çağrıyormuş”.
“Niçin?”
“Hakkımda şikâyet varmış”.
“Sizi kim şikâyet etmiş?”
“Eve giren hırsız”.
“Emin misiniz? Bizimle dalga geçmeyin lütfen”.
“Sizinle eğlendiğimi sanmayın sakın. Adam gitmiş hastaneye iş göremez raporu almış”.
“Ne, rapor mu almış!”
“Evet, demir çubukla adamı darp etmiştim, herifçioğlu da balkondan aşağı düşmüştü ya…”
“Düşmüştü…”
“Ayak bilekleri çatlamış, üstüne düştüğü gülün dikenleri yüzünü gözünü yara bere içinde bırakmış, elleri kolları çizilmiş. Rapora göre dikenler batmadık yer bırakmamış”.
“Raporda yazılanlar bu kadar mıydı?”
“Ha, bir de çekecekle vurmam sonucu sırtında ezikler oluşmuş.”
“Kamera şakası yapıyorlar sanmışsınızdır”.
“Komiser gayet ciddiydi. Üniversite hastanesinden verilen raporu tane tane okudu. Yazılanları bir tek gözüme sokmadığı kaldı. Yalnız gülle ilgili beni üzen bir şey var ki…”
“Nedir o?”
“Apartman yönetimi gülün tazmini için benden yüz lira istedi, iyi mi?”
“Cidden oldu mu bütün bunlar?”
“Oldu tabii”.
“Peki, gelelim mahkemeye”.
“Mahkeme başladı, hâkim evimize giren kişiyi göstereceği altı kişi arasından belirlememi istedi. Adamlar salona hep birlikte geldiler. Hâkime hiçbirini tanımadığımı söyledim. Hırsız duruşma salonuna kılık ve kıyafetini değiştirerek gelmiş meğer. Peruk, kalın çerçeveli gözlük takmış, bıyığını kesmiş, sakal bırakmış falan”.
“Böyle bir şey emniyette yapılır diye biliyordum. Peki, hâkim ne dedi?”
“Suçsuz birine iftira attığımı söyledi. Jet hızıyla biten duruşmanın ardından, gördüğünüz gibi beni bu cezaevine tıktılar. Zemin kattaki komşumuz Burhanettin’i de yargılayacaklarmış diye duydum”.
“Hani hırsızı yakalayan komşunuz…”
“Evet, ta kendisi. Hırsız, ondan da şikâyetçi olmuş. Sıkı adamdır Burhanettin, emekli komando astsubayıdır”.
“Evet, sayın seyirciler. Bir programımızın daha sonuna geldik. Bu haftanın Yok Yere Yatanlar’daki konuğu emekli bankacı Fikri Yanılmaz; bize cezaevine düşme nedenini anlattı. Allah kurtarsın Fikri Bey.”
“Sağ olun, beyefendi. Çok teşekkür ederim”.
“Haftaya yine ilginç bir olayla karşınızdayız, sayın seyirciler. Kaçak inşaatı belediyeye ihbar etti, başına gelmeyen kalmadı…” diyen sunucu aniden telaşlandı, lafını bitiremedi. Kısa sürede toparlanıp sözünün arkasını getirdi.
“Yönetmenim şimdi kulağıma fısıldadı, sayın izleyiciler. Haftaya gerçek habercilikten dolayı kodesi boylayan gazetecilerden birini ekrana getirecekmişiz. Bizi izlemeyi sürdürün”.
telgrafhanesanat.org
Yorum Kapalı.