Günay Güner
Türkçenin “Bağımsızlık Gülü”
Bir ülke ki yeryüzünde, yayılmacılığa karşı ilk utkuyu kazansın, bugününde ise yine tepeden tırnağa yayılmacılığa bağımlı duruma getirilsin ama şiirinde, öyküsünde, romanında, oyun sanatında, müziğinde bu başat izlek çok az yer bulsun! Yetmedi, ender de olsa bağımsızlık izleğini işleyene de dudak büksün. Böylesi ülkenin yazarına, sanatçısına “Sen ne yaparsın?” diye sorarlar.
Sözünü ettiğimiz ülkenin Türkiye, utkuyu kazandıranınsa Türk Devrimi, Türk Kurtuluş Savaşı olduğu sanırım anlaşılmıştır. Türk Devriminin birkaç sözcüsü, düşünürü, ozanı varsa, en güçlü ve içtenliklilerinden biri Ceyhun Atuf Kansu’dur. 2018, Kansu’yu yitirişimizin 40. yılı. 2019 yılı ise Kansu’nun doğumunun 100. yılı olacak. Mustafa Kemal’in Samsun’dan, Kurtuluş Savaşını başlatışının da 100. yılı olacak 2019’da, Ceyhun Atuf Kansu yıl boyunca sürecek etkinliklerle anılacak; şiiri, düşün yazıları, denemeleri…ayrıntılarıyla incelenecek.
Ceyhun Atuf Kansu her şeyden önce, olağanüstü düzeyde, devrime, ulusa, cumhuriyete, usla-bilimle donanmış bağlılığın ve ulusal özgüvenin ozanıdır, düşünürüdür. Kansu ailesinin önceki düşünürleri, bilim adamları (Şevket Aziz Kansu), eğitbilimcileri (Nafi Atuf Kansu, İsmail Hakkı Tonguç), gözünü budaktan sakınmayan devrimcileri, Mustafa Kemal’in sırdaşları (Mazhar Müfit Kansu) gibi Ceyhun Atuf Kansu da hem ozanlığı, sanatçılığıyla hem de özverili çocuk hekimliğiyle, kendini devrime ve halkına adamıştır.
Anılan kişilik ve düşün yapısını, Ceyhun Atuf Kansu’nun şiirinin kaynakları olarak da belirlemek olanaklıdır. Türk Devrimi, uluslaşma, bireyleşme, özgürlük, kardeşlik, barış, sevgi (insan, doğa, çocuk, yurt…), kuşkusuz bağımsızlık!.. Kansu, sözkonusu temel izlekleri anlatımsal düzlemde şiirleştirmez. Şiirinde ses yer yer önemsense de uyaklara yoğunlaşılmaz. Bir eli her an evrensel şiirde, ezilenlerin savaşımında olan, dengeli, abartıdan, yersiz haykırıştan, yersiz kahramanlık seslenişinden uzak, gerçekçi bir şiirdir Kansu’nun şiiri. Bu şiir anlayışında yurt ve insan sevgisi, mazlum ulusların savaşımını paylaşım adeta bir senfoniye dönüşür. Ayrıntılıdır. Demiryollarının, istasyonların sessizliğini, denizlerimizin dalgalarını, martlarını, güneyimizin sarı sıcağını, dağlarımızın, ağustosböceklerinin cırıltısını, ırmakların, çavlanların, çağlayanların çağlayışını…Ceyhun Atuf Kansu’nun şiirinde duyumsarsınız.
Ceyhun Atuf Kansu aynı zamanda üstün bir yaşamsal-sanatsal tutarlılığı ilke edinmiştir. Kansu’nun yaşamı güzelduyusal (estetize edilmiş) bir yaşamdır. Alabildiğine inceliklidir. Dünya görüşü, Atatürkçülüğü öyle gerektirdiğine inanır ve gönüllü olarak Turhal’a, çocuk hekimliği yapmaya gider. Şimdi satılacak şeker fabrikaları arasında sayılan Turhal Şeker Fabrikasında ve yıllar sonra Ankara Etimesgut Şeker Fabrikasında çocuk hekimliği yapar. Yalnızca fabrika işçilerinin çocuklarına değil, çevre halkın çocuklarına da bakar. “Kızamık Ağıtı” başlıklı tanınan şiiri Turhal’da yaşanan acı olay üzerine, çocukların kızamık salgınıyla ölümleri üzerine yazılır. Bu ve benzer başka şiirlerinde, kaçınılmaz biçimde, sahte aydınlara yönelik eleştiri de vardır ve bu eleştiri Kansu’nun hakkıdır.
Keşke günümüzde ağır sorunlar geride bırakılmış, çözümlenmiş, Kansu’nun şiirleri de eskimiş olsaydı. Ne yazık ki çözümlenmek bir yana, daha da ağırlaşmış bir dünya ve Türkiye gerçeğiyle yüz yüzeyiz. Bu koşullarda Atatürkçülüğün bilimsel çözümlemesi çok değerlidir. Bir başka deyişle, Atatürkçülük de doğru çözümlenmeli, Atatürkçü bakışla yurt ve dünya sorunları da doğru çözümlenmelidir. Bunun başlıca yolu ise “pazarlanan” popüler Atatürkçülerin kitapları yerine, gerçek düşünürler olan Kansuların yapıtları okunmalı, değerlendirilmelidir.
Yitirişimizin yıldönümünde Usta Ozan Ceyhun Atuf Kansu’yu, Türkçemizin “Bağımsızlık Gülü”nü özlemle, saygıyla, sevgiyle anıyorum.
Yorum Kapalı.