TÜRKİYE’DE KLASİK BATI MÜZİĞİNE İLGİ AZALIYOR MU?
Daver Darende
Emekli Diplomat-Yazar
Türkiye Gençlik Flarmoni Orkestrası Şefi Cem Mansur, ülkemizde kültürü evrensel bir ihtiyaç olarak benimseyen bir kesimin henüz oluşmadığını vurguladıktan sonra Cumhuriyet gazetesi ve (cumhuriyet.com.tr) yer alan açıklamasında önemsenmesi gereken şu sözleri yer alıyor:
“Ülkemizde Batı kültürünü evrensel bir ihtiyaç olarak talep eden bir burjuvazi oluşmadı. Klasik müzik belli hayat tercihleri olan insanların ayrıcalığı olarak kaldı. Buna klasik müziğin ölümü olarak bakıyorum. Türkiye’de insanlar yavaş yavaş ama çok yavaş uyanıyorlar. Klasik Batı müziği insanlığın temel değerlerinin oluşturduğu bir müziktir.”
Kültür kirlenmesinin doruk noktasına ulaştığı, güzele düşmanlığın her geçen gün yoğunlaştığı günümüzde klasik Batı müziğin uygarlığın temel değerlerinden biri olduğunu halkımıza anlatmak artık çok zor.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk güzel sanatlara, tiyatroya, operaya, klasik batı müziğine, Türk müziğine, Rumeli türkülerine tutkun bir liderdi. Yenilikçi idi, hep çağdaş uygarlığın izinde yürüdü. Atatürk, bu ülkede ilk kez her şeyi ile yepyeni bir çığır açarken yalnız bilimin değil güzel sanatların da meşalesini yakmış oldu. En ileri toplumların ve ülkelerin bile ancak birkaç yüzyıl sonunda başarabildikleri düzeni Atatürk kısa sürede gerçekleştirerek bir mucize yarattı. Şimdi aramızda olmayan, değerli yazar dostum, bilge insan Çelik Gülersoy bir yazısında şu ilginç soruyu sormuştur.
“Hangi ülkede, kanlı bir savaşın ardından, ateşten çıkmış bir komutan, her biri bir barış, sanat ve güzellik bahçesi olan müziğin, tiyatronun, operanın perdelerini açabilmiştir?”
Atatürk’ün klasik batı müziği alanında gerçekleştirdiği atılımlar kültür devriminin temelini oluşturmuştur. Kültür devrimi de ulusal öğelerin…
Köy Enstitüleri’nin “Komünistler sızdı” gerekçesiyle kapatılmasında önemli bir görev üstlenen Reşat Şemsettin Sirer, gerçek kimliğini göstermeye başlamış, en önemli eğitim kalesi sayılan Köy Enstitüleri bozguna uğratılmıştır.
Köy Enstitüleri Türkiye’nin geleceği için bir umut idi, kapatılmasıyla bu ışık acımasızca söndürüldü.
Akıl almaz bir cadı kazanının kaynatıldığı, karşı devrimin hızla yerleşmeye başladığı hüzün dolu bu acıklı dönemde Atatürk’ün devrimlerine yürekten inanmış aydınlar birer birer Türkiye’yi terk etmeye zorlandılar.
Köy Enstitüleri’nin kapatılması Türkiye’nin kırılma noktasıdır. 1945-1950 yılları arasında başlayan karşı devrim ne acıdır ki günümüzde hızla devam ediyor.
Yorum Kapalı.