Bahattin
GEMİCİ
Eğitimci-Yazar
Almanya Türk Toplumu TGD Genel Başkan Yard.
FÖTEV NRW -Türk Veli Dernekleri Federasyonu Y. K Üyesi
AVRUPA’DA TÜRKÇENİN GELECEĞİ
GENEL DURUM
Avrupa’da
5 milyonu aşkın yurttaşımız yaşamaktadır; bunun 3 milyonu Almanya’dadır. İşsizlik,
ırkçılık, Türk ve İslam düşmanlığı, çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimi en
önemli sorunlarımız arasındadır. Bu ülkelerde yaşayan bir milyona yakın
çocuğumuz anadilinden ve ulusal kültüründen yoksun bir şekilde yetiştikleri
için gerek aile içinde gerekse farklı ülkelerde yaşayan akrabalar arasındaki
iletişim kopmakta, yeni kuşakların ülkemizle olan bağları gittikçe zayıflamaktadır.
Batılı ülkelerin asimilasyoncu politikaları herkesçe bilinmektedir. Büyük
önder Atatürk’ün, “Ulusal kimliğini yitiren
uluslar, başka uluslara yem olurlar.” sözü hepimiz için uyarıcı
olmalıdır.
Avrupa’nın diğer ülkelerine kıyasla
anadili eğitiminin en yaygın olduğu ülke Almanya’dır. Buna rağmen bu ülkenin
değişik eyaletlerinde Alman makamları tarafından göreve getirilen Türk öğretmen
sayısı sürekli azaltılmakta, anadili dersinin önüne çeşitli engeller
çıkarılmaktadır. Bir milyon dolayında yurttaşımızın yaşadığı Kuzey Ren
Vestfalya Eyaleti’inde (NRW) 1999
yılında 716 olan Türk öğretmen sayısı 335’e düşürülmüştür. 245 bin öğrencimizin
yaşadığı bu eyalette Türkçe dersine katılan öğrenci sayısı bütün çabalara
rağmen 45 bindir.
Almanya’da toplam 745 bin çocuğumuz
okula gitmektedir. Bu ülkede çalışan 1380 Türk öğretmenin 526’sı MEB, kalan
kısmı ise yerel makamlar tarafından görevlendirilmiştir. Bu öğretmenlerimiz
tarafından verilen Türkçe ve Türkçe Kültür derslerine katılan öğrenci sayısı
sadece 88 bindir. Üniversitelere giden öğrencilerimizin sayısı ise 34 bindir.
Bu sayı Almanya ve başka bir yabancı ülke nüfusuna kıyasla çok düşüktür.
TÜRKÇE MÜCADELEMİZ SÜRÜYOR
Türkçe dersi Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya
(NRW) Eyaletinde yaygın olarak
verilmekte ancak bu dersi kısıtlamaya yönelik çabalar sık sık gündeme
gelmektedir. Eyalet Eğitim Bakanlığı 2008 yılında hazırladığı bir yönetmelikle
anadili derslerini tamamen kaldırmak isteyince Türkçe Gönüllüleri Girişimi’ni
oluşturduk ve “Türkçemize sahip çıkalım”
belgisiyle yoğun bir kampanya başlattık. Birçok kuruluşun desteğini alarak 30
Mart 2008’de Düsseldorf garından başlattığımız yürüyüş ve mitinge üç bin beş
yüz yurttaşımız katıldı. Bu eylemden sonra bakanlık, yönetmeliği geri çekti ve
yeni öğretmen kadroları açmaya başladı.
Hürriyet
Gazetesi Avrupa Yayın Yönetmeni Kerem Çalışkan’ın “Türkçe Yürüyüşümüz” hakkındaki
değerlendirmesi yerindedir:“Düsseldorf’ta
dün “Türkçemize Sahip Çıkalım” mitingi yapıldı. Güzel ve olumlu bir adım.
Avrupa’daki Türkler yavaş yavaş Türkçenin önemini ve değerini fark etmeye
başlıyorlar. Bu Türkçe rönesansı, anlamlı bir şekilde tam da Türkçenin yavaş
yavaş silinmeye başladığı, anadili derslerinin giderek yok olduğu, Alman eğitim
sisteminin Türkçeye dönük her türlü girişimi boğmaya çalıştığı bir dönemde
gerçekleşiyor. Yok edilmek istenen Türkçe Avrupa’nın ortasında adeta yeniden
küllerinden doğuyor.” . (31 Mart
2008)
Türkçe yürüyüşü
Almanya’daki yurttaşlarımıza özgüven ve anadilimize sahip çıkma bilinci
kazandırmıştır. NRW Eyaletinde çalışmalarını sürdüren Kuzey Ren Vestfalya Türk
Veli Dernekleri Federasyonu FÖTEV, anadilimizin önemini anlatan ve derse kayıt
dilekçesini içeren 200 bin bildiriyi camilerde, derneklerde ve konsolosluk
önlerinde yurttaşlarımıza dağıtmış, çok sayıda bilgilendirme toplantısı
düzenlemiştir. “Türkçe yürüyüşü” sonrası kurulan Ruhr Veliler Birliği ve Ruhr
Öğretmenler Birliği başta olmak üzere bölgedeki derneklerimiz okuma
yarışmaları, veli seminerleri yapmaktadır. Ulusal bayramlarımız; özellikle 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı binlerce kişinin katılımıyla kutlanmaktadır.
Bu özverili çalışmalar diğer eyaletlerdeki kuruluşlara da örnek olmaktadır.
Almanya Türk Veli Dernekleri Federasyonu FÖTED, Almanya Türk Öğretmenler
Federasyonu ATÖF ve Almanya Türk Toplumu TGD, Türkçemizi yaşatmak için Almanya
çapında çalışmalarını sürdürmektedir. Yapılan bu çalışmaları daha da
güçlendirmek zorundayız.
TÜRKÇE DERSİ OKULDA VERİLİR
Almanya’da Türkçe ders kitaplarına ve
öğretmenlerine yapılan haksız suçlamalar, teneffüste Türkçe konuşma yasakları
belleğimizdedir. Okullarda Türkçe dersi isteyen velilerimizin önüne türlü
zorluklar çıkarılmaktadır. Bazı Alman öğretmenler çocuklarımızı Türkçe
dersinden çıkarmak için çaba harcamaktadır. Bu tür engellere karşı örgütlü bir
mücadele vermeyen bazı eyaletlerde Türkçe dersleri iyice kısıtlanmış ya da
tamamen ortadan kaldırılmıştır. Avrupanın diğer ülkelerinde de durum
farksızdır.
Bu haksız uygulamalara karşı gerekli
tepkiyi göstermeyen Türk toplumu, bunun bedelini ağır bir şekilde ödemektedir.
Hollanda’da, bu dersin kaldırılması gündeme gelince Türk toplumunun kuruluşları
bir araya gelerek mücadele etmek yerine Türkçe dersinin cami ve derneklerde
verilmesine razı oldular. Okul dışında verilen dersler verimli olmadığı ve
ciddiye alınmadığı için zamanla kaldırıldı. Türkçe dersinin okul dışında
verilmesini istemek büyük hatadır, asla kabul edilemez.
ÖĞRETMENLERİMİZ VE TÜRKÇE DERSİ
Avrupa’da, Türk hükümeti tarafından gönderilen 750 dolayında Türk öğretmen vardır. (Almanya, Avusturya, Fransa ve Belçika’da) Yeterince dil bilmeden bu ülkeye beş yıllığına gelen öğretmenlerimiz yerel makamlarla büyük sorunlar yaşamakta, okul yönetimi ve öğretmenleriyle çalışması kolay olmamaktadır. 2018’de Berlin’deki bir okul yönetimi, sınıflarında Türkçe dersi verildiği için Türk Konsolosluğundan 28 bin Avroya yakın kira talep etmiştir. Bazı eyaletlerde de benzer sıkıntılar yaşanmaktadır. Yaşanılan sorunların önemli bir kısmı yerel ve resmi makamların Türklere karşı olan tavır ve tutumlarından kaynaklanmaktadır.
Anadili dersi genellikle öğleden sonraya bırakıldığı ve verilen notlar sınıf geçmeyi etkilemediği için bu derse katılım giderek azalmaktadır. Ders araç ve gereçleri ise ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Türkiye’den gönderilen kitaplar gerek içerik gerekse dil yönünden Avrupa’da yaşayan çocukların dünyasına hitap etmemektedir. Bu nedenle o ülkelerde yaşayan ve çalışan deneyimli öğretmenlerimizin de katılacağı kitap yazma komisyonları kurulmalı; bu alanda olumlu çalışmalar yapan meslektaşlarımıza destek verilmelidir.
Bütün bu olumsuz koşullara rağmen tüm öğretmenlerimiz çocuklarımıza Türkçemizi ve ulusal kültürümüzü öğretmek için büyük çaba göstermektedir. Bazı çevreler tarafından konsolosluk öğretmeni, yerel makam öğretmeni ya da Almanya’da eğitim gören öğretmen ayrımı yapılması son derece üzücüdür. Sorunlarımızın çözümü için tüm öğretmenlerimiz el ele vermek zorundadır.
TÜRKÇE DERSİNİN BAŞARILI OLMASI İÇİN…
■ Anadilde eğitim desteği, anaokullarında Almancayla
paralel başlamalıdır. Çocuklar ilkokula başladıklarında, okuma yazma eğitimi
ikidilli olarak verilmelidir. Birinci ve ikinci dil edinimi arasındaki farklar
dikkate alınmalı, ikidilli okuma-yazma öğretiminde uygun yöntemler
kullanılmalıdır. Bunun için ikidilli eğitmen ve öğretmenler yetiştirilmeli ve
işe alınmalıdır.
■ İkidilli malzemeler geliştirilmeli,
ikidillilik teşvik edilmeli, Türk yayınevlerinin ve yazarların çalışmaları
desteklenmelidir.
■ Anadili dersi normal ders programı
içinde yer almalı, haftada 5 saat (en az
3 saat) verilmelidir. Verilen not sınıf geçmeyi etkilemeli, başka bir
yabancı dilin notunun yerini tutmalıdır.
Anadili dersine kayıtlar okul başlangıcında bir kez yapılmalı ve okul bitinceye
kadar geçerli olmalıdır. Anadili dersi açılabilmesi için ilkokullarda 10,
ilkokuldan sonraki dönemde 15 öğrenci yeterli olmalıdır.
■ Türk çocuklarının Türkçe dersine
katılımı 6. sınıfa kadar zorunlu olmalı ancak velinin yazılı başvurusu halinde bundan
sorumlu tutulmamalıdır. Türkçe dersi 6. Sınıftan itibaren ikinci veya üçüncü
seçmeli yabancı dil dersleri arasında yer almalıdır.
■ Anadili dersi organizasyon, içerik
ve personel bakımından desteklenmelidir. Öğretmenlerin meslek içi eğitimine önem
verilmelidir. Öğretmen kadroları göçmenlerin gereksinimlerine göre saptanmalı,
Her ulusun öğrenci oranına göre öğretmen kadrosu verilmelidir.
■ Anadili dersine katılmak
özendirilmeli, bazı Alman müdürlerin ve öğretmenlerin bu derse katılımı
engelleme girişimlerine izin verilmemelidir. Özellikle okula kayıt döneminin
yapıldığı şubat ayında başta öğretmen, veli dernekleri olmak üzere, eğitim
ataşelerimiz ve tüm sivil toplum kuruluşları Türkçe kampanyaları
düzenlenmelidir.
■ Almanca ders dilidir, okul dili
değildir; çocuklarımızın okul bahçelerinde Türkçe konuşmaları engellenemez.
■ Türkçe öğretmeni olmayan okullara ve
emekliye ayrılan öğretmenlerin yerine acilen yeni atamalar yapılmalı;
öğretmenin uzun süreli hastalığı durumunda vekil öğretmenler görevlendirilmelidir.
Öğretmenlerimizin çalışma koşulları düzeltilmeli, yerli ve göçmen öğretmen
maaşları arasındaki eşitsizlik giderilmelidir.
YURTDIŞINDA TÜRKÇEYİ YAŞATMAK İÇİN…
Yurtdışında
anadilimizi ve ulusal kültürümüzü yaşatmak için Türk toplumunun bireyleri,
kurumları ve temsilcileri planlı, programlı ve uzun vadeli bir çalışma yürütmelidir.
Bu konudaki önerilerimiz şöyledir:
1. Her eyaletteki göçmen örgütleri bir
araya gelmeli, Türkçe konusunu ele almalı, konuları derinlemesine incelemek
için yatılı hafta sonu seminerleri düzenlenmelidir. Eyaletler düzeyinde yapılan
çalışmalar federal düzeyde birleştirilmeli, koordineli bir çalışma
yürütülmelidir.
2. Eğitim alanında çalışmalar yapan
öğretmen ve veli dernekleri devletimiz tarafından her yönden desteklenmeli, bu
alanda atılacak her adımda bu kuruluşlarla işbirliği yapılmalıdır.
3. Öğretmen ve veli temsilcilerinin,
bilim adamlarının, Alman ve Türk tarafının üst düzey yetkililerinin katılacağı
eğitim kurultayları, paneller, sempozyumlar ve açıkoturumlar düzenlenmeli;
Türkiye’deki üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının desteği
alınmalıdır.
4. Ana-baba eğitimi üzerinde önemle
durulmalı, bu alanda projeler geliştirilmelidir. Türkçenin önemini,
sorunlarımızı, istemlerimizi içeren bildiriler, afişler, Almanya’daki okul
sistemi ve meslek eğitimi hakkında aydınlatıcı Türkçe broşürler
hazırlanmalıdır.
5. Başta TRT olmak üzere tüm
basın-yayın organları yurttaşlarımızı, anadilimiz Türkçe ve çocuklarımızın
eğitimi konusunda duyarlı hâle getirmeye çalışmalı, duyurular ve kamu spotları
hazırlamalıdır.
6. Yurtdışında yaşayan Türk toplumunun
ulus ve dil bilincinin güçlendirilmesi için sanatçıların, yazarların,
sporcuların ve bilim insanlarının katılacağı kültürel etkinlikler
düzenlenmelidir.
7- 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı öğretmenlerimiz ve velilerimizle birlikte
yığınsal olarak kutlanmalı, buralarda anadili konusu gündeme getirilmeli ve
istemlerimiz kamuoyuna duyurulmalıdır.
8. Alman kurumlarıyla (siyasi partiler, öğretmen sendikaları,
üniversiteler, kiliseler) politikacı, yazar, bilim ve sanat adamlarıyla
ilişkiye geçilmeli, destekleri alınmalıdır.
9.
Alman okul sistemi içinde çocuklarımıza yapılan haksızlıklara anında ve üst
düzeyde tepki gösterilmeli, bu konuda Türk öğretmen ve veli dernekleri birlikte
hareket etmelidir. Almanca ders kitaplarında Türk düşmanlığını körükleyen
metinlere yer verilmemesi için girişimlerde bulunulmalıdır.
10. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu
Mustafa Kemal Atatürk’ün ve devrimlerimizin Almanya’da okutulan ders
kitaplarında yer alması için çalışılmalıdır.
TÜRKİYE’DEN BEKLENTİLERİMİZ
1. Yurtdışındaki veli, öğretmen ve öğrenci temsilcileri ile eğitim bilimcilerinin katılacağı bir şura ile Avrupa’daki Türk göçmen azınlıklar için geçerli olacak bir “Kültür ve Eğitim Programı” geliştirilmeli ve uygulamaya konmalıdır.
2. Şans eşitliğini engelleyen sorun ve uygulamaların çözümü için Alman makamlarıyla bilimsel düzeyde işbirliği yapılmalıdır. Bu konuda hazırlanacak model uygulamalar, maddi ve personel olarak desteklenmelidir.
3. Eğitim ve öğretim sorunları ana-babalardan ayrı düşünülemez. Sorunların ardında yatan nedenlerden biri de Türk ana-babaların eğitim ve öğretim konusundaki bilgi eksikliğidir. Öğretmenlerimiz, konsolosluklarımız eğitim, din ve çalışma ataşeliklerimiz aileleri anadili konusunda daha duyarlı hale getirmek için çalışmalıdır. Camilerde verilen hutbelerde Türkçemizin önemi vurgulanmalıdır.
4. “Bakanlık öğretmeni”, “yerel makam öğretmeni” ayrımı yapmadan tüm öğretmenlerin mesleki ve özlük haklarına sahip çıkılmalıdır. Almanya’da görev yapan ve mahalli makamlarca atanmış olan Türk öğretmenlerin Alman öğretmenleriyle eşitliği sağlanmalıdır.
5. Anadili dersleri Türk hükümetinin değil, vergimizi ödediğimiz Alman Devleti’nin yetki ve sorumluluk alanı içinde olmalı, maliyeti Alman Devleti tarafından karşılanmalıdır. Türkçe öğretmeni gereksinimi Duisburg-Essen Üniversitesi’ndeki Türkçe Öğretmenliği Bölümü’nden karşılanmalı, bu bölümden mezun olanlar öncelikli olarak Türkçe dersi vermelidir. Ancak burada yetişen öğretmenlerin gereksinimi karşılamaması durumunda, Türkiye devlet yetkililerce işbirliği yapılarak Türkiye’den öğretmen getirilmelidir.
6. Diploma denkleştirmelerinde anadili dersine katılım dikkate alınmalıdır. Başarılı öğrencilerimiz burs verilerek desteklenmeli ve ödüllendirilmelidir. Konsolosluklarımız, anadili derslerine katılan öğrencilerin pasaport işlemlerinden düşük ücret almalıdır.
7. Çocuklarımızın ve gençlerimizin Türkiye ile bağlarını güçlendirmek amacıyla öğrenci değişimi desteklenmelidir. Almanya’dan Türkiye’ye gidecek üniversiteli gençlere, “Türkiye Cumhuriyeti Tarihi”, “Atatürk ve Devrimleri” konulu seminerler verilmelidir.
telgrafhanesanat.org
Yorum Kapalı.