Bahattin GEMİCİ
AYDINLANMA SAVAŞÇISI SERVER TANİLLİ
Prof. Dr. Server Tanilli ile 17 Şubat 1990’da Köln’de düzenlenen Türkiye Aydınlarıyla Dayanışma Gecesi’nde karşılaştık. Strasbourg Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyordu. Kalkıp ta oradan buraya gelmişti. Bir öğrencisi tekerlekli sandalyesinin başında duruyordu.
Anayasa hukukçusu, sosyolog ve siyaset bilimci olan Server Tanilli, 1931’de İstanbul’da doğmuştu. 1980’den önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ve Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda “Uygarlık Tarihi” dersi veriyordu. 7 Nisan 1987’de evine dönerken uğradığı silahlı saldırıda kurşunlandığı için felç olmuştu; belden aşağısı tutmuyordu. 1981’de Fransa’ya giderek Strasbourg Üniversitesi İnsani Bilimler Fakültesi’nde hocalık yapmaya başlamıştı.
Onunla karşılaşmaktan büyük bir mutluluk duymuştum. Tokalaştık, hâl hatır sorduk. Neşesi yerindeydi. Rahatsızlığını hiç umursamıyordu. İleriye yönelik planlarını anlatıyor; 2000’e kadar şu kitapları, daha sonra şunları yazacağım, diyordu. Sürekli çalışan, üreten bir bilim insanıydı. Avrupa’daki demokratik kuruluşların kongrelerine, toplantılarına dayanışma iletileri gönderiyor: “Emperyalizme ve faşizme karşıyım. Tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye’den yanayım. Kapitalizme karşıyım. İnsanların, insanlıklarını bütün boyutlarıyla duyarak ve tadarak yaşayacakları, sömürüsü, nihayet yabancılaşması olmayan bir düzenden yanayım.” diyordu.
O yıllarda Almanya’daki okullarda İslam din dersi gündemdeydi. Bu işi cemaatler üstlenmeye çalışıyor, biz ise bu dersin Türk öğretmenler tarafından verilmesini savunuyorduk. Alman yetkililer ise din dersini Almanca vermek istiyor, biz ise Almanya’daki Müslümanların % 90’dan fazlasını oluşturan yurttaşlarımız için Türkçe verilmesini savunuyorduk. Bu düşüncemi Tanilli hocamıza anlattım. Bana;
“Hocam, okul bilim yuvasıdır. Okula dini sokmayın!” dedi. O, “Doğruya inançlar değil bilgi götürür. İnsanlığın ilerlemesini belirleyen din değil, bilimdir. Çağdaşlaşmak isteyen bir toplum için gerekli din, bilimdir. Bilim ile din bağdaşmaz; bağdaştırma çabaları ise olsa olsa mizaha konu olur, nitekim olmaktadır. Bunlar, birbirlerini tasfiye etmek zorunda olan ideolojilerdir.
Toplumu birleştiren harç din değil, özgürlükler ve demokrasidir. Cumhuriyeti kuranların eğitimden anladıkları, bağımsız kafalar yetiştirmekti, bir fikre körükörüne saplanmamış, arayıp soran ve eleştiren kafalar; o güzel deyişle, ‘fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür’ kuşaklar!..” diyordu.
Hocamız haklıydı. Din özel yaşamın içinde olmalıydı. Din, ailede ve camide öğrenilebilirdi. Eğitim laik olmalı, devlet bütün dinlere karşı eşit mesafede durmalıydı. Ancak Almanya’nın bugünkü koşullarında verilecek din dersi konusu bizi aşıyordu. Nitekim “Alman İslamı” fikrini savunanlar birçok okulda Almanca din dersini uygulamaya koydular. Özellikle Türk öğretmenlerini Türkçe dersinden alarak daha yüksek maaşla Almanca din dersi vermeye yönelttiler. Almanların din dersi saatinde verilen Türkçe dersinin yerini İslam din dersi alınca Türkçe dersi öğleden sonraya alındı; böylece bu derse katılım iyice azaldı. Verdiğimiz bunca mücadeleye rağmen Almanya’da Türkçe dersine katılım oranı ne yazık ki % 12’yi geçemedi.
Hocamız, Fakir Baykurt’un da katıldığı bu toplantıda, yüzlerce kişi önünde ufkumuzu açan güzel bir konuşma yaptı. O günden sonra kendisiyle bir daha görüşemedik ama peş peşe kitaplar yayımladığını duyuyorduk. 2000 yılında yurda dönüş yaptıktan sonra Cumhuriyet Gazetesi’nde köşe yazıları yazıyor, yazı ve şiirleri edebiyat dergilerinde yer alıyordu.
Sevgili hocamızı 29 Kasım 2011’de yitirdik. O, bıraktığı eserlerle yaşayacak, aydınlık fikirleri yaymaya devam edecek… Saygı, sevgi ve özlemle anıyorum.
Kitapları: Uygarlık Tarihi (1973), Devlet ve Demokrasi: Anayasa Hukukuna Giriş, Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz?, Yüzyılların Gerçeği ve Mirası (6 cilt), Candide ya da İyimserlik, Yaratıcı Aklın Sentezi: Felsefeye Giriş, Değişimin Diyalektiği ve Devrim, Dünyayı Değiştiren On Yıl, Fransız Devriminden Portreler, Anayasalar ve Siyasal Belgeler, Nasıl Bir Demokrasi İstiyoruz?, İslam Çağımıza Yanıt Verebilir mi?, Din ve Politika, Voltaire ve Aydınlanma, İnsanlığı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor?, Çağdaşımız Victor Hugo
telgrafhanesanat.org
Yorum Kapalı.