Günay Güner
Balzac’ın “Köylüler”i
Honoré de Balzac (1799 – 1850) dünya yazınının en büyülerinden biridir; bu açık gerçek… Büyüklüğü nereden mi gelir? Yaklaşık yüz elli kitap bırakmış olmasının gösterdiği çalışkanlığından da öte, Balzac Fransa özelinde evrensel toplumsal değişimin romancısıdır. (Anımsayalım, Türk romanında Yaşar Kemal’in yaptığı da budur.) Değişimi romanlaştırmakla kalmamış, dil işçiliğiyle, ayrıntı tutkusuyla tarihe tanıklık etmiştir. Bu tarihçi(!) yanını yer yer kendi de belirtir.
Köylüye, köye ilgisi, tanınmasını sağlayan ilk romanlarından (Köylü İsyanı, Köy Hekimi, Köy Papazı…) başlayarak belirgindir ve tamamlayamadan yaşamını yitirdiği son romanı da “Köylüler” adını taşır. Yukarıda açıklanan tarihsel dönüşüme tanıklık niteliğini en güçlü barındıran romanı “Köylüler” olarak bilinir. Geçen onyıllar içinde “Köylüler” neredeyse bir bilim kitabı olarak değerlendirilmiştir. Birçok yetkin düşünürce çözümlemelere konu edilmiştir.
İlk kez 1855’te yayımlanan “Köylüler”de birçok roman kişiliği ayrıntılı biçimde yer alırken, imparatorluk kontu General Montcornet’in, Bourgogne’de (Burgonya), içinde ormanların da bulunduğu büyük bir arazi satın almasının ardından, bölgede yaşam savaşımı, temel gereksinimlerini karşılamak savaşımı veren köylülerin; araziye sahip olmaya çalışan kasabanın eski ve yeni belediye başkanlarının ve generalin malikânesinde çalışırken işten kovulması nedeniyle öç alma duygusu içindeki eski çiftlik kâhyasının çatışmaları üzerinden, Fransa’da toprak sahibi aristokratların topraklarını yitirmesi işlenir. Köylüler, Balzac’ın üzerinde yıllarca çalıştığı bir romandır. “Kentsoyluların aristokrasiyi yuttuğu gibi, köylülerin de kentsoyluluğu silip süpüreceğini” belirttiği, Bay P, -S,-B. Gavault’ya mektubunda “Köylüler” için “Yazmaya karar verdiğim kitapların en büyüğü olan bu yapıtı sekiz yıl boyunca yüz kez ele aldım, yüz kez elden bıraktım” diye yazar.
Romanlarının genelinde geçerli olan ve iyice belirginleşen “Köylüler romanı için şu niteliğini özellikle vurgulamalı: Aristokrat toprak sahiplerinden yana bakışına karşın, olanı biteni, yaşananları tümüyle nesnel anlatır. Aristokratları desteklediğini belli etse de nesnellikten (deyim yerindeyse, keder duyarak da olsa) asla ödün vermez. Her roman kişiliğini erdemiyle, alçalışıyla, yürekliliğiyle, korkaklığıyla, dürüstlüğüyle, kurnazlığıyla…olduğu gibi yansıtır. Dolayısıyla birçok tarihçiden ve romancıdan daha fazla dönem bilgisi sunar. Söz konusu bilgilerden belli başlı birçok düşünür, toplumbilimci yararlanmış ve kitaplarında değinmiştir.
Anılan niteliğinin bir sonucu olarak, köylülerin içinde bulunduğu çaresizliği, yoksulluğu, kendi isteği dışında, elinde olmadan anlatır. Köylüler karınlarını kıt kanaat doyurabilmek için aristokratların (büyük toprak sahiplerinin) hasat artıklarını toplarlar. Yakacak kuru odun parçalarını yine aristokratların ormanlarından sağlarlar. Sürekli başvurdukları bu “çare”lerinin önüne toprak sahipleri engel çıkarırlar. Hasat artığı toplamalarını yasaklamak isterler; engellemek için eski askerlerden muhafızlar çalıştırmaya başlarlar. Hasat artığı ve ağaç parçası toplamayı yoksulluk belgesine (ki bu da göstermeliktir) bağlamaya çabalarlar. Balzac bu kötünün kötüsü koşullarla baş etmeye çalışan köylünün kurnaz yanlarını da anlatarak, deyim yerindeyse, fotoğrafı tamamlar.
“Köylüler”in bir ilginç bölümü daha vardır ki bu, ağaçları kurutan böcek türüne verilen addır: “Türk diye anılan böcek, toprak sahiplerinin baş belasıdır. Resmi genelgeler ona vız gelir. Toprak altında yaşadığından, hiçbir makam onları yok etme hükmü çıkaramaz” (s. 312). Köylü yaşlı kadınlar, daha bir sayfa boyunca böyle anlatılan böceğin yöntemini taklit ederek, uygulayarak ağaçları kurutur, kesilmesine neden olurlar. Belli ki böceğin adının Türk olması, Avrupa’da, Fransa’da yüzyıllara dayanan Türk korkusundan kaynaklanmaktadır.
“Köylülük”, “kentlilik”, göç, geçişkenlik, modernizm, tarım toplumu, sanayi toplumu, bilgi toplumu…kavramları, toplumbilim (sosyoloji) alanında üzerinde çalışılan, tartışılan başat konular arasındadır. Doğası gereği sorularla ilerleyen bilime sanat, edebiyat da kendi olanaklarını değerlendirerek, tarihe tanıklık ederek katkı sağlar.
Balzac’ın yapıtlarında, “Köylüler”de söz konusu birikim ve yetkin yapıyı üst düzeyde görüyoruz.
Honoré de Balzac, “Köylüler”, Çev. Zaven Biberyan, Oda Yayınları, 1998
telgrafhanesanat.org
Yorum Kapalı.