Zehra Tırıl
CEZA SÖMÜRGEMİZ
“Gregor Samsa bir sabah korkulu bir düşten uyanınca, yatağının içinde kendini korkunç bir hamamböceği olarak buldu…” Dönüşüm’ün bu ilk tümcesini çoğumuz okumuş, duymuşuzdur. Bu tümce Prag’da, (1883) Yahudi bir ailede dünyaya gelen, üç kız kardeşini Yahudi soykırımında kaybeden Kafka’nın “küçük daire içindeki” yaşamının, gözlemlerinin yazıda karşılığını bulan “dönüşümsemelerinin” başlığı gibidir. Kafesinden izlediği insanlardan ilk iş tükürmeyi öğrenen maymun da öykü karakterlerinden biridir Kafka’nın.
Hukuk okuyan, 14 yıl sigortada çalışıp verem olunca zorunlu emekli edilen, bedensel yapısını beğenmeyen Kafka, yaşamı, baştan kaybedilmiş bir savaş diye niteler. Ailesinden, içten bir sevgi duymadığı babasından bağımsız davranamaz, neredeyse ölene değin onlarla oturur. Nişanlanır (üç kez) evlenmez. Güçlü, atak, becerikli bir kişiliğe sahip Felice ile aşkı beş yıl sürmüş, geriye 500’den fazla mektup kalmıştır, okurken Kafka’nın gelgitleriyle sersemleşiriz. Yaşamın zevklerine açılırsa yazıya ihanet edeceği, yazarlık yeteneğini yitireceği, yazmaktan soğuyacağı korkusu taşıyan yazarın, yazdıklarını yakmasını vasiyet ederek yakın arkadaşı Brod’a teslim etmesi, neden kendi yakmadı sorusunu getirir akla. Ölümünden sonra Brod’un yakmayıp yazıları yayınlatmasıyla Kafka dünyaca tanınmıştır.
“Şu bina okuduğum lise, yüzü bize dönük olan üniversitem, biraz ileride solda da çalıştığım büro var. Bütün yaşamım küçük daire içine hapsolmuş durumda,” diyen yazar, yakındığı küçük dairesinde, dairesel eklemlemelerle örülmüş sistemin bireyin istencine el koymuşluğunu, otoriteyi, toplumsal, bireysel açmazları, yabancılaşmaları, adalet sistemini iyi gözlemleyip iyi işler. Anlı şanlı kentlerin toplumsal özgürlük ve gönenç adına nasıl birer toplama kampları, güdümlenme alanları oluşu gerçeğini irkiltici metaforlarla öyküler. Sahte aile ilişkilerine, bürokrasi çarkına mercekler tutar, merceksiz bir yazarlığı düşünmek zor tabii ki ama Kafka’nın yelpazesi geniş, ‘dönüşümselleme’ gücü ve yeteneği Kafkamsıdır, Kafkamsı bir süzgeçten şöyle bir süzülürler. Öykülerindeki sağlam kurgu, ince ayrıntı, ironi, gözlem ve zeki örgünün Kafkamsı bir ayrıcalığı vardır. Örneğin modern öykünün ilk ve büyük ustası Çehov’un öyküleri direk yüreğe dokunurken Kafka’nınkiler önce beyni dolanır sonra yüreğe iner. Suçsuz kahramanını bir gece bıçaklanarak öldürtmekle nasıl bir dünyada, nasıl yaşıyoruz sorusuyla yalnız bırakılırız. İmge dünyasının, o sisli, ayrıksı, alışılmadık kurgunun yapbozunu bütünlemeye çalıştıkça ne değin az, yanlış, çarpık duyduğumuzun, gördüğümüzün şaşkınlığıyla, savunmasına gerek duyulmayan, söylenmemiş cezası tırmıkla bedenine yazılan hükümlü gibi kalakalırız, eksiğini, fazlasını ayıramadığımız yaşamımızın buzdan yüzüyle, yüzleşmeleriyle.
Cimrilik denen şey derin mutsuzlukların en sağlam belirtilerinden biridir: Taşrada Düğün Hazırlıkları.
Kaynak: Franz Kafka kitapları
telgrafhanesanat
Yorum Kapalı.