Bilge Önder Mustafa Kemal Atatürk öyle kapsamlı bir devrimin yapıcısı ki bu başarıya nasıl ulaştığını yeniden yeniden düşünmemek elde değil. Sıfırdan, sıfırı tüketmiş bir ülke ve toplumdan Cumhuriyet ve onun yeni, örgür insanını yaratmak büyük bir uzakgörüşlülüğün ve ustalığın sonucudur.
Aşama aşama Cumhuriyete ve sonrasına yol alınırken, aslında tüm tasarı Mustafa Kemal’in usundadır. Adım adım geliştirmiş, sonuca ulaştırmıştır. Evrimcilik yoktur. Böyle bir yanılgı içine düşülmemelidir. 9 Eylül 1922’de düşmanı önüne katmış, kovmuş ama savaşın asıl şimdi başladığını söylüyor. Savaş cehaletle, bağnazlıkla, yoksullukla savaştır.
1 Kasım 1928’de abeceyi değiştirdi. Yeni Türkiye’nin ve yeni insanın temeli budur. %7 oranında Osmanlıdan alınan kötü okur oranı hızla yükseltilmeye başlandı. Atatürk karatahta başında okuma yazma öğretti.
Millet mektepleri, eğitmen kursları…
Bir yandan devasa sanayi, tarım atılımları yapılırken, 12 Temmuz 1932’de Türk Dil Kurumu’nu kurdurdu. Hemen ardından 26 Eylül 1932’de on gün sürecek olan ilk Türk Dili Kurultayı, Dolmabahçe’de yapıldı. Agop Dilaçar da Atatürk’ün çağrılısıydı. O güzel buluşmadan sonra 26 Eylüller Dil Bayramı olarak kutlandı.
Atatürk’e sanki öz Türkçe yaklaşımını anlamış, benimsemiş gibi yapanlar, ölümünün ardından Türkçede yenileşme çalışmasını sözde eleştirmeye başlarlar. Bunların başında her ne kadar önemli kitaplar yazmış olsa da Falih Rıfkı Atay gelir. Dil konusunu da devrimi de hemen hiç anlamamış olduğunu, yazdıkları kanıtlar. Yapacak bir şey yok. tarih yargısını veriyor. Bugün Güneş Dil Kuramının bile doğrulanmaya başladığını görüyoruz. Ne diyelim?..
Türkçemiz her engele karşın dipdiri, bilim, yazın, düşün dili olarak yolunu sürdürüyor.
Dil Bayramımız kutlu olsun!
Yorum Kapalı.