Günay Güner
Erken, Geç, Post…
Posttan önce şu iki sözcüğün, “erken” ile “geç”in tanımlarını verelim.
Erken: 1. Zamanın ilerlememiş bir anında: “Sakın geç kalma, erken gel.” -A. Rasim. 2. Alışılan zamandan önce: “Kocan bu akşam erken mi gelir? dedi.” -O. Akbal.
Erkenle ilgili bir de “bunama” bölümü var ki hiç girmeyelim.
Geç: 1. Kararlaştırılan, beklenen ya da alışılan zamandan sonra, “erken” karşıtı: “Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç.” -Y. K. Beyatlı. 2. öna. Belirli zamandan sonra olan: “Melih Dalyan, dün geç vakit gelmişti.” -F. Baykurt. “Orada bir kır kahvesine oturup geç saatlere kadar konuşmuşlar.” -M. Ş. Esendal. 3. öna. Zamanını geçiren: Geç doğum. Vaktinden sonra davranmak, gecikmek: “Kalk yavrum. İşe geç kalacaksın.” -S. Faik.
“Post”a gelince, postmodernizmin acı meyveleriyle boğuşurken, bugünlerde bir de “post gerçek” (post truth) çıktı başımıza. “Post” genel olarak sonrası anlamına geldiğine göre gerçek sonrası gibi garip bir iş oluyor. Neymiş: Gerçek olmayan da gerçekmiş gibi benimseniyormuş; emriniz olur!
Yeniden başa dönelim. Özellikle yabancı dil, İngilizce budalası bazı bilimsel çevrelerde “erken” ve “geç” sözcükleri pek sevilir. Bunları kullanırlarken neredeyse esrikleşirler. İngilizce çeviri kokusu alınır bu durumda.
“Erken cumhuriyet”, “geç cumhuriyet” gibi kullanımlar ne değin doğrudur; anlamı iletmeye elverişlidir? Tanımları başta sunduk. Bu tanımlar verilmek amaçlanan anlamı karşılamıyor, buna çokı uzak kalıyor.
Örneğin “erken cumhuriyet” dendiğinde, cumhuriyetin ilk yılları, ilk dönemi denmek istenmektedir. Peki, sözcüğün tanımıyla bir ilgisi var mı? Bence yok. Dolayısıyla yapılan iş Türkçeye kötülüğe dönüşüyor.
“Geç cumhuriyet” (ya da “geç” başka bir olgu) yazımından da tasarlanan görece ilerlemiş yıllar, dönemler, aşamalar, evrelerdir.
Bu kullanımların gözden geçirilmesinde, eleştirel gözle irdelenmesinde yarar var.
telgrafhanesanat.org
Yorum Kapalı.