MEHMET ULUSOY NÂZIM’IN “SEVDALI BULUT”U İLE MARTİNİK’TE!
Daver Darende
Emekli Diplomat-Yazar
1 Şubat 2003 gecesi evimizde dostlarla birlikte heyecanla onun gelmesini bekliyorduk. Saat 22.30’da kapı çalındı, siyah ceketi, kırmızı gömleği, güleç yüzüyle Mehmet Ulusoy kapıda göründü. İlk kez evimize geliyordu. İki yardımcısı da yanındaydı.
“’Benerci Kendini Nasıl Öldürdü?’ oyunu çok geç sona erdi. Randevumuza ancak bu saatte yetişebildik. Bizleri anlayışla karşılayacağınızı umarız” dedi.
O gece Mehmet Ulusoy’un konuşmasını hepimiz büyük bir ilgi ile dinledik. Gecenin sona ermesini kimse istemedi, ileriye dönük projelerini coşkulu imgelerle, şaşırtıcı saptamalarla anlattı, hepimizi heyecanlandırarak.
1996 yılında Paris’te Özgürlük Tiyatrosu’nda sahneye koyduğu Brezilyalı Yazar Paulo Coelho’nun “Simyacı” oyununun afişini duvarda görünce çok sevindi. Bu afişi bana oyundan önce Paris’te imzalamıştı.
Bir ara ona ünlü Tiyatro Yazarı ve Eleştirmeni Denis Bablet’in Mehmet Ulusoy’un tiyatrosu hakkında övgü dolu yazısını içeren “Les voies de la creation theâtrale” (Tiyatro Yaratım Yolları) kitabını gösterdim. Çok etkilendi, eline kalemi alıp kitabın önsözüne aşağıdaki satırları yazdı:
“Sevgili Daver Beyciğim, bu kitapla yıllar sonra, yıldızlara yıldızlarla beraber uçalım.”
Oyunlarıyla Paris’i, Avignon’u, İstanbul’u, Ankara’yı ve dünyanın birçok ülkesini büyüleyen, tiyatro eleştirmenleri tarafından dâhi olarak tanımlanan Mehmet Ulusoy’un “Mustafa Kemal Atatürk’e çok şey borçluyum, ona minnettarım. Onun sayesinde Anadolu’nun benzeri olmayan kültürünü Avrupa’ya taşıdık” sözlerini anımsadım.
Mehmet Ulusoy’un Nâzım Hikmet’in bir oyunundan esinlenerek sahneye uyarladığı “Sevdalı Bulut” Paris’te büyük başarı kazandı. “Sevdalı Bulut” un Martinik’te yerli siyah sanatçılarla sahnelemesi yalnız Paris’te değil dünyada da yankı yarattı.
Karaib Adaları’nda “Sevdalı Bulut”u sahneleme fikrinin nasıl geliştiğini soran bir gazeteciye Ulusoy’un yanıtı şöyle olmuştu:
“Bu fikir şair, yazar, milletvekili ve Martinik Belediye Başkanı Almecezzar’dan geldi. Almecezzar, Aragon’dan sonra Fransız dilini en iyi kullanan şair kabul ediliyor, yıllar önce Paris’te benim sahneye koyduğum Brecht’in “Kafkas Tebeşir Dairesi”ni izlemiş ve beni Martinik’e çağırmıştı. Yani orada daha birçok oyun sahneledim ama hep kendi grubumla. Bu kez 15’inci Martinik Sanat Festivali’ne çağrıldım. Tiyatro, dans ve edebiyat içeren bu önemli festivalde, Nâzım’ın “Sevdalı Bulut”unu sahnelemek istediğimi söylediğimde Almecezzar ağlamaya başladı. Çünkü o Nâzım Hikmet’in arkadaşıydı ve onu çok severdi. Oyunun provasında Martinikli oyuncuların Nâzım’a gösterdikleri sevgi görülmeye değerdi. Tüm oyuncular Nâzım’a âşık oldular. Oyunun ilk gecesi çok coşkulu geçti, o kadar ki oyun sahnelenirken bazı izleyiciler sahneye çıkıp oyuncuları öpüyorlardı. Seyirciyle inanılmaz bir iletişim kurdu “Sevdalı Bulut” o gece.” (15 Ekim 1987, Milliyet Sanat Dergisi, Ayça Atikoğlu).
Türk tiyatrosunun en büyük yönetmenlerinden biri sayılan Mehmet Ulusoy’un sahneye koyduğu her oyun yaratıcı bir dehanın ürünüdür.
Çağımızın en büyük Türk yönetmenlerinden biri olan Muhsin Ertuğrul bir mektubunda onun için şunları yazmıştı:
“Başarın o derece erişilmez, o derece inanılmaz ki, böyle bir yapıtın karşısında insan ancak susar ve çarpılır. Olsa olsa Rodin’in ‘Penseur’ü gibi donar ve düşünür”
Erasmus’un “Deliliğe Övgü” adlı ünlü yapıtını oyunlaştırmak Mehmet Ulusoy’un en büyük ideali idi. Ancak tüm sanat dünyasını yasa boğan ölümü nedeniyle bu arzusunu gerçekleştiremedi.
2005 yılında Paris’te kaybettiğimiz Türk tiyatrosunun onuru, Yönetmen Mehmet Ulusoy’u saygıyla anıyorum. Dünyamızdan bir yıldız daha kaydı.
Hiçbir zaman unutulmaması dileğiyle.
telgrafhanesanat.org
Yorum Kapalı.