Yazın yaşamımın (ki gerçek yaşamım sayarım) başlarında öbür yayınlarla birlikte İzlek dergisini tanımıştım. “Öbür yayınlar” desem de İzlek başkaydı. Yazar, ozan dostlarla izlekler belirler, üzerine yaptığımız çalışmaları topluluğumuza sunardık.
İzlek dergisi buluşmamarımız aynı zamanda Ozan Kaan İnce‘yi anmak anlamı taşırdı. Kaan İnce Vakfıydı yerimiz. Kaan İnce; gencecikken öz yaşamına son veren ozan. Yazar Nizamettin Uğur bize yol gösterirdi…
Nilgün Marmara‘nın şiirini anımsıyorum. Özellikle genç ozanlarımızın, şiirseverlerimizin her an yanıbaşında gibidir Marmara. Onu da hep o genç ve güzel yüzüyle belleklerimizde yaşatırız.
Ozan Ayşe Altan canına kıyalı bir yıl olmuş (Ekim 2017). Oysa aynı günlerde, yıllar önce bitirdiği okulda öğrencilerle söyleşmiş, şiirlerini okumuş…
Ve şimdi bir başka Kaan, genç Ozan Kaan Turhan‘ın canına kıydığı haberiyle sarsıldık.
Ozanların, öz canlarına kıyışını kimse sıradanlaştırmaya; giderek “özkıyım ozanları seviciliğine” kalkmasın. Bu durum derinliğine bunalımın, çıkışsızlığın, çaresizliğin, umutsuzluğun, ağır mı ağır baskının, yükün sonucudur. Evet, “özkıyım ozanları seviciliği” tümcesini bilerek kurdum. Onların acısının duygudaşıyım. Daha o yaşlarında toprak altında düşünemiyorum. Normal bir durum değildir bu. “Kimi ozanlar özlerine kıyabiliyorlar” denip geçilebilecek bir durum değildir. Elden bir şey gelebiliyor mu? Ne yazık ki hayır. Ne ki her alandaki toplumsal çürümeye karşı, çürümenin sorumlusu güçlere karşı savaşımın baş çare olduğu da açık gerçektir. Korkusuzca direnmeliyiz, bir araya gelmeliyiz…
Hani birinciliği beyaza vermişler ya, varsayım olarak bile en erdemli, doğru, dürüst işler beklenen yayın, yazar, kültür çevresinin içinde debelendiği çıkarcılık, iki ve daha çok yüzlülük, sahtecilik, çetecilik, dukacılık, soysuzluk ilişkileri ozanlarımızın yaşamlarına elleriyle son vermelerinin de nedenidir. Kuşkusuz bunun sorumluları vardır ve onlar kendilerini bilirler! Belki şifa olur diye yaralı parmağa işemezler. Bunun adı ise yayın çevresidir, edebiyat çevresidir!
Kaan’ın bedeni Edremit yakınlarında bulunmuş… Antandros yakınları… Troya’nın yakılmasından kaçanlar bile bu kıyılarda çözüm ürettiler, gemilerle açıldılar, ülke kurdular ama Kaan çıkış bulamadı. Yalnız kaldığımızın, yalnız bıraktığımızın da kanıtıdır yaşanan ve ölünen.
Işıklar içinde uyu Kaan Kardeşim. Belli ki sürekli çaresizlerin dertleriyle dertlenmişsin, yanmışsın.
telgrafhanesanat.org
Yorum Kapalı.