ÖNER YAĞCI
SENNUR SEZER MÜCADELECİ BİR KADIN ŞAİR
“Evliyim/ İki çocukluyum/ Ozanım/ Düzeltirim/ Çocuklarımdır/ Bütün çocukları dünyanın. — Evet kaygılıyım/ Çocuklarım için/ Korkmasınlar isterim/ Çalınışından kapının. — Saygılıyım kurallara/ Bu yüzden kurallar/ Saygılı olsun isterim/ İnsana,” diyen, 7 Ekim 2015 günü kaybettiğimiz Sennur Sezer, kendi deyişiyle Devlet Demiryollarında çalıştırılırken işçi, ücreti ödenirken memur sayılan, fazla çalışmak zorunda olan, ama örgütlenmesi yasaklı olan teknisyenlerden bir baba ile ona ve kardeşlerine okumayı evde öğretmeyi başaran, şiire, müziğe düşkün bir annenin 1943’te Eskişehir’de doğan çocuğu…
1959 yılında tersanede iş bulunca “daha özgür olabileceği” düşüncesiyle lise 2. sınıfta öğrenimimi bıraktı. Çünkü “yazmanın herkes için bir kendini ifade biçimi olduğunu” 16 yaşındayken anlamıştır. Durumu sonradan öğrenen ailesi, okumayı çok seven çocuğun bu kararına şaşırdı…
İlk şiiri 1958’de lise sıralarındayken yayımlandı. 1964’te Sosyal Adalet dergisinde yayımlanan bir şiiri, Hüseyin Cöntürk’le Asım Bezirci’nin içerik-biçim tartışmasına yol açtı. TİP’li arkadaşlarının para desteğiyle ilk kitabı Gecekondu yayımlandı. 2 yıl sonra Yasak, Habora Yayınları’nın ilk şiir kitabı oldu. 1965 yılında Varlık Yayınları’nda başladığı düzeltmenliği yıllarca başka yayınevlerinde sürdürdü. 1967’de iyi arkadaşı olduğu Yazar Adnan Özyalçıner’le evlendi. Şiirini geliştirmek ve başarılı bir öykücünün eşi olma görüntüsünden kurtulmak için üçüncü kitabının “bir kadın işçinin günlüğü” sayılabilecek olan ve şiirindeki “kadın” imgesinin iyice öne çıktığı şiirlerinin yayımlanmasını 1977’ye dek öteledi: Direnç…
1979’da çocuklar için yazdığı bir şiir-masal yayımlandı: Gerçeğin Masalı. 1980’de şiir ve yazılarında kadın haklarını savunduğu için Kadınların Sesi Dergisinin 8 Mart ödülünü aldı. 1980’li yıllarda Sesimi Arıyorum, şiirlerimden seçmeler olan Kimlik Kartı, 1987 Halil Kocagöz ödülü alan Bu Resimde Kimler Var; 1990’lı yıllarda Afiş, çocuklar için yazdığı Pencereden Bakan Çocuk ve denemelerinden oluşan Şiir Gündemi yayımlandı. Adnan Özyalçıner’le birlikte yazdığı Keloğlan ile Köse, 1991 Sıtkı Dost Çocuk Edebiyatı birinciliğini, 1998 Pir Sultan Abdal Dernekleri Edebiyat Ödülünü aldı. Toplu şiirlerini içeren Direnç Şiirleri’nde bu kitaplardaki şiirlerini bir araya getirdi.
Sezer, toplu şiirlerine yazdığı sunu’da, şiirlerinin “Türkiye’de yaşayan bir işçi kadının günlüğü olduğunu” ve şiirin ta¬nıklığında yaşadığı olayları, tanıdığı insanları anlattığını söylüyor. Konur Ertop, kitaba yazdığı önsözde, Sennur Sezer’in şiirinin “toplumsal sorunlarla ilgili” olduğunu, “acılardan söz” ettiğini, “direnci” aşıladığını ve “insanoğlundan, gele¬cekten umutlu” olduğunu ekliyor.
1958’den beri şiir yayınlayan Sezer’in 40 yıla yaklaşan şairliğini okurun karşısına getiren “Direnç Şiirleri”nde eme¬ğin, insanın, kadının ve direnmenin şiirini buluyoruz. Yaşanılan günlerin şiiri bu şiirler. Zaman öylesine hızlı akıyor ki, bir bakıyoruz dün olmuş, tarih olmuş. Yaşadığımız her an ta¬rih değil mi zaten? Böyle olunca Sennur Sezer’in şiirinin ya¬şamın şiiri olduğunu söylememiz gerekiyor. Günümüz sa¬natçısına yaşamın yüklediği görevin bu olduğunu bilen top¬lumcu gerçekçi sanatçılar için vazgeçilmez bir zorunluluk bu. Sennur Sezer, bu zorunluluğun bilinciyle kurmuş şiirini. Kurduğu şiir yapısı, yaşamın, insanın gerçekliği ve içtenlik¬le örülmüş. Bu örgüde kadınıyla, çocuğuyla ezilen, sömürü¬len bir kişileştirme var. Siyasal baskıların umarsızlığa ittiği insanların gereksinmesi olan umudun ve direncin çoğaltıl-ması kaygısının öne çıktığı bir içerikle karşımıza çıkan Se¬zer’in şiirinde, bu içeriğe uygun tok, yalın, somut bir söy¬lemle oluşturulan bir yapı görüyoruz.
Gecekondu’dan Afiş’e doğru yapılacak bir okuma, Sezer’in içi dolu, türküleşmeye hazır şiirleriyle buluşturur bizi. Örneğin, aşağıdaki dizelerin içerdiği yoğunluk, Sezer’in şiirindeki in-sani özü getiriyor gözlerimizin önüne:
Biz korkularımızı büyüttük/ Sabahlara…/ büyür bir korku ince ince/ İnce ince iner / Su/ Ya…/ Bırakma yaşa¬mayı bırakma umudu/ Daha çok yok sabaha…/ Tohum toprağı birden/ Birden delemez inler…/ Her şiirin sonunda bir çığlıktır beklenen/ Bir kuru dal çıtırdar/ Rüzgâr eğer bir otu…
“Bir ses arıyorum/ Yeni bir şiire başlamak için…” dizeleriyle aranan bir şiirdir bu. Aynı biçimde, “yurdundan söz ederken ozan/ En güzel di¬li bulur/ Okunabilirse üç sözcüktür şiiri/ Sevda sevda onur” dizeleri de Sezer’in şiiridir. “Nasıl anlatmalı dünyayı/ anlaması için çocukların” dizelerindeki kaygı da Sezer’in şiirinin temelidir.
2000’li yıllarda, 2000 Oğuzkaan Koleji Şiir Ustaları Ödülü, 2000 Yunus Nadi Şiir Ödülü (Kirlenmiş Kâğıtlar ile), 2009 Ş. Avni Ölez Şiir Emeği Ödülü, 2012 PEN Şiir Ödülünü aldı. Birçok dergide ve gazetede yazdı. “Daha güzel bir dünya istiyorum. Bütün emekçi kadınlar, bütün gerçek yazarlar gibi,” dedi yaşamını anlatırken.
“Sanat eseri, ustalığını işlevi için göstermeli bence. Sinan’ın yapıları gibi. Hem güzel hem yararlı. Balyanların binalarındaki gereksiz süslemeler gibi boyna onarılmak zorunda olmamalı. Şiir, türkü ya da ağıt ya da marş olmalı. Ya yaşama sevinci ve direnç vermeli ya da öfkeyi tazelemeli. Ayrıca tutanağı olmalı yaşanılanların,” dedi.
12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde dik durup mücadele eder, yaşamı boyunca da siyasal mücadelenin hep içinde oldu. Yaşamı ve yazdıklarıyla kadın mücadelesinin dimdik duran öncülerinden oldu.
Sennur Sezer’i, İfademdir şiirinin son dizeleriyle analım:
Evet ozanım/ Çocuklarımdır/ Bütün çocukları/ Dünyanın.–/ İnsanın insandan korkmasına karşıyım/ İşte bunun içindir/ Bütün yazıp/ Altına imza attıklarım.
Kitapları:
Şiir: Gecekondu (1964), Yasak (1966), Direnç (1977), Sesimi Arıyorum (1982), Kimlik Kartı ((ilk üç kitap, 1983), Bu Resimde Kimler Var (1986), Afiş (1991), Kirlenmiş Kâğıtlar (2000 Yunus Nadi Şiir Ödülü), Bir Annenin Notları (Seçme şiirler, 2002), Dilsiz Dengbej (2001), Direnç Şiirleri (toplu şiirler, 1995), Akşam Haberleri (2006), İzi Kalsın (2011).
Derlemeler: Az Masraflı ve Kolay Yemekler, Binbir Gece Masalları, Kerem ile Aslı, Şahmaran. Adnan Özyalçıner’le birlikte: Akdenizli Şiirler (seçki), Anadolu’dan Öyküler, Emek Öyküleri (Öykü seçkisi, 4 cilt).
Çocuk: Pencereden Bakan Çocuk, Gece Uyumayı Sevmeyen Çiçek, Gerçeğin Masalı, Hasır Ören Padişah, Mevlana Dedem Demiş ki, Sümüklü Böceğin Masalı, Ufacık Vidacık. Adnan Özyalçıner’le birlikte: Keloğlan ile Köse, Masal Evi, Masal Okuyorum, Ninemle Masal Okuyorum, Dedemle Masal Okuyorum, Annemle Masal Okuyorum, Benim Nasreddin Hocam.
Araştırma-İnceleme-Deneme: ‘68’in Edebiyatı Edebiyatın 68’i, Gidelim Kâğıthaneye, İstanbul’un Taşı Toprağı Altın, İzi Kalsın, Kasımpaşa, Osmanlıda Fal ve Falnameler, Perşembe Mektupları, Şiir Gündemi, Türk Safosu Mihri Hatun, Nâzım Dünya ve Biz (Şükran Kurdakul’la). Adnan Özyalçıner’le: Akşam Haberleri, Bir Zamanların İstanbul’u, İstanbul’un Taşı-Toprağı Altın, Öyküleriyle İstanbul Anıtları (2 Cilt), Üç Dinin Buluştuğu Kent İstanbul.
Hakkında: Şiirin ve Umudun Yorulmaz İğnesi (Hazırlayan Cavit Nacitarhan).
17 Aralık 2016, Maçka Haberleri
telgrafhanesanat
Yorum Kapalı.