açlık ve utangaçlık
bedriye korkankorkmaz
birikti, birikti içimde
yıktıklarınla döktüklerin
saçlarıma her dokunduğunda
avuç avuç gölgen düşüyor yüzüme
*
açlık ve utangaçlık
arasında mekik dokuyorum
ateşe bir güvercin düştü
yandı gözlerimin önünde
*
yanmadan dile gelmezmiş
duyguların bam teli
bekledim sabah ve akşam
yoldan gelen aşkı
*
biçimden öze döndüm
göğe yükselen ermişler gördüm
bir kap su bıraktım arkamda
ruhuna ve bedenine susamışlara
*
her ateşin suyu çıkarmış
kadir kıymet bilenler ölümüzdür
açlık ve utangaçlığımla dolaştım
nefsini yenmiş iskeletlerin içinde.
kırgınlıklar
bedriye korkankorkmaz
kırgınlıklarımın her biri
kendi içinde gezgindir
kimi konar, kimi göçer
kimi son nefesini verir nefsinde
*
üzülme dağlar
gökyüzüne kavuşamadığına
kuşlar da
yer yüzünün artığına muhtaç
*
hüzün yağsa da
lapa lapa kar gibi
yağmurların yolcusudur
*
kopsa da bam teli sazın
tezene duyar sessiz çığlıklarını
güneşin derisi yüzülse de
dünya döner etrafında yine
*
terk etse dergâhı dervişler
kerametleri terk etmez dergâhı
ruh tende, ten ruhta yeniden buluşur
sırların kadem bastığı o gurbette.
Yorum Kapalı.