Günay Güner
Usta Dilci – Yazar Emin Özdemir’i Uğurlarken
Türk yazınının ustalarından, Türkçe sevdalısı Yazar – Dilci Emin Özdemir’i de yitirdik. Acımız da yitimimiz de büyük ve derin. Emin Özdemir köy enstitülerinin eşsiz insan yaratımının has örneklerindendir. Yurtdışında eğitim görür ve incelemelerde bulunur. Yüreği hep Türkçeyle Türk ulusuyla çarpar. Türk ekiniyle bir biçimde ilgili hiç kimse yoktur ki çabası Emin Özdemir’in yaratım alanından geçmesin.
Emin Özdemir, 1931 yılında Erzincan – Kemaliye’de doğdu. Pamukpınar Köy Enstitüsü’nden sonra Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi (1953). Amerika’da Colombia ve İndiana üniversitelerinde ‘metin hazırlama ve anlatım teknikleri’ konusunda eğitim gördü. Hacettepe Üniversitesi Temel Bilimler Fakültesi Temel Türkçe Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Ankara Üniversitesi Basın ve Yayın Yüksekokulu, bugünkü adıyla İletişim Fakültesi öğretim görevliliğine geçti. Bu görevinden emekliye ayrıldı (1996).
“Pamukpınar Köy Enstitüsü’nde önce kitapların yerini öğrenmiştim, sonrasında dünyam hızla değişti” demişti Emin Öğretmenim.
Emin Özdemir’in Türkçe, yazın ve dil üzerine yapıtları temel başvuru kaynaklarıdır: “Türk ve Dünya Edebiyatında Dönemler – Yönelimler”, “Konuşma Sanatı”, “Anlatım Sanatı”, “Atasözleri Sözlüğü”, “Deyimler Sözlüğü”, “Edebiyat Sözlüğü”, “Eğlenceli Dilbilgisi”, “Eleştirel Okuma”, , “Yazınsal Türler”, “Erdemin Başı Dil”…
Emin Özdemir dil konulu kitaplarının yanı sıra, Türk ve dünya deneme yazınına çok özgün yapıtlar kazandırmıştır: “Kurmaca Kişiler Kenti”, “Sözcüklerin Vicdanı”, “Yüzler ve Sözcükler”, “İnsan Yüreğine Yolculuk”, “O İyi Kitaplar Olmasaydı”, “Sözcük Sözcük İçinde”, “Düzyazının Sorgulayan Gücü”…
Örneğin “Kurmaca Kişiler Kenti.” Dünya klasik yapıtlarındaki unutulmaz yazın kişiliklerini ayrı düzlem ve kurgu içinde bir araya getirerek, aralarında iletişim yaratmak; asıl yapıtlarındaki niteliklerini, özelliklerini bozmadan derin yapı oluşturmak başarılması güç olduğu denli, rastlanması da güç bir eylemdir. Günümüzden belki Enrique Vila – Matas’ın “Montano Hastalığı” adlı romanındaki yapı anımsanabilir ama çok ayrı bir çabadır ve deyim yerindeyse “kuru” bir yapıttır.
Emin Özdemir çok nitelikli çocuk ve gençlik kitapları da yazdı: “Mutlukent’in Yöneticisi”, “Ölümsüzlük Gezegeni”, “Yalnızlığı Seven Kırlangıç”, “Bizler Büyüyünce”, “Yarışmalar Kenti”…
Onun dünyasında çocukların yeri apayrıydı, çok değerliydi.
Emin Özdemir Dil Devrimine, Türk Devrimine gönülden bağlılığıyla da devrimin, Atatürk ülküsünün ekin sözcülerindendir.
Özdemir, Dil Devrimi yolunda, bugün binlerce yıldır kullanıyormuşuz gibi dilimizde olan “seçenek”, “sözel” gibi sözcükleri de türetmiştir. Bir dilde tek sözcüğü bile türetmenin ve halkın diline ulaştırmanın ne denli güç olduğunu bilenler bilir.
Emin Özdemir, bu satırların yazarının da aralarında bulunduğu birçok insanı yazın alanında yüreklendirmiştir. Aynı zamanda eleştirmenlik yanıyla da çok nesneldi. Bu nedenle yönlendirmeleri olumlu sonuçlar sağlardı.
Yazarlarımızın üstünlükleri aynı zamanda Türk Devriminin başarısının da göstergesidir. Böylesi yetkin, güzel yazarları olan ulusa hiçbir geriliği dayatamazsınız. Ne ki bu gerçek savaşım vermek gerekmedi anlamına gelmez. Türkiye coğrafyasında kolay başarı yoktur.
Bize düşen çalışkanlıktır. Sorumluluğun gereğini yerine getirmektir. Yazarlarımızın bıraktıkları birikime dayanarak ileri götürmektir, geliştirmektir.
Ankara Üniversitesi Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇOGEM) Bilim ve Sanat Etkinlikleri kapsamında, “Türkçenin Büyük Ustası: Emin Özdemir” başlığı altında, 3 Mayıs 2017’de etkinlik düzenlemişti. (Ne güzel eylemişlerdi; Prof. Dr. Sedat Sever’e, Prof. Dr. Cahit Kavcar’a, kişiliklerinde emek veren tüm öğretmenlerime bir kez daha gönül borcumu sunarım.) O buluşma Özdemir’e çok güç vermiştir. Son kez o buluşmada görüştük, birbirimize sarıldık.
Dünya güzeli, dünya iyisi bir insandı Emin Özdemir. Dostu Ceyhun Atuf Kansu anmalarında Kansu’ya mektuplar yazardı, okurdu. Dosttu, ağabeydi, arkadaştı, içtenliği, duygululuğu her an çevresine yansırdı. Onun ardından yazmak bana çok ağır…
Emin Özdemir Ağabeyimle bir ortak yanımız da Erzincanlı oluşumuzdu. Türküleri ama özellikle Eğin türkülerini çok severdi. Her dinleyişinde gözleri dolardı.
Sevgili Alper Akçam’ın yazdığı gibi, “Işığını üstümüzden eksik etmesin.”
Sevgili Emin Özdemir Ustamız, ışıklar içinde yat.
Türkçenin, Türk yazınının yaşadığı her yerde anılacaksın.
Dilimizi her an senin emeğinle konuşacağız, yazacağız.
telgrafhanesanat.org
Yorum Kapalı.